Kitap Önerisi: Gerçekten Beni Duyuyor Musun?

Her zaman önce iletişim! Bu kitap; içerisinde örneklerin, çizimlerin bulunduğu, pratik öneriler sunan, keyifle okunabilecek bir kitap. Bu yazıda ise kitap içeriğinde yer alan bazı önemli kısımlara değineceğiz.

İlk bölümlerden şu noktada bir anlaşıyoruz: nasıl tek tip insan yoksa, tek tip anne-baba yoktur. Anne-baba şöyle olunur, şöyle olunmaz gibi beylik laflarımız yok. Herkesin çocuğu nasıl farklıysa anne babalık da farklılıkları getirir ve doğaldır. Bizim vurguladığımız kısım şurası: Anne babalık bilgi ve sorumluluk gerektirir, dolayısıyla öğrenilir ve öğretilir. Çocuğu yetiştirmek, aslında kendini yetiştirmektir. 

Çocukla kurduğumuz iletişimde belki de en önemli nokta,  duyguları kabul etmektedir. Yalnızca çocuklarda değil tüm ilişkilerimizde atladığımız önemli bir nokta burası. Çocuk duyguları kabul edildiğinde rahatlar ve anlaşıldığını hisseder. Bazı çocuklar büyük büyük laflar ettiğinde onlara yetişkin muamelesi yapabiliyoruz, yetişkin sanabiliyoruz, davranışlarına kızabiliyoruz. Hayır, çocuklar yetişkin gibi değildir. Çocuk duygusu, çocuksudur. Yaşına göre kabul etmeliyiz.

 

Çocuklar bir yanlış yaptığında biz o yanlış davranışı değiştirmek istiyorsak; öncelikle doğru davranış yaptığında takdir etmeli, teşvik etmeli ve yanlış davranışının sonucunu yaşamasına izin vermeli, bedel ödemesine müsaade etmeliyiz. Yanlış davranışın hiç olmaması için engel olmak istediğimizde; önleyici açıklamalar yapmalı, gerekliyse çevreyi değiştirmeli (ortam önlemleri almak, zarar göreceği/vereceği nesneleri ortadan kaldırmak ), doğru davranışın modeli olup çocuğa örnek olmalı, iyi alışkanlığı deneyimlerken yardımcı olmalı ve takdir etmeliyiz. Sorun yaşandığında ise; nedeni düşünmeli, alternatif sunmalı, duygu sömürü yapmaksızın o kendi yaşadığımız duygumuzu ifade etmeliyiz. Artık her bir aşama geçmiş ama sorun yaşanmışsa, sorun oluşturan davranıştan sonra; o davranışın etkilerini göstermeli, pişmanlık duymasını sağlamalı, bedel ödemesine müsaade etmeliyiz. Çocukları suçlamıyoruz, yol gösteriyoruz. Kızmıyoruz, alternatif sunuyoruz. Azarlamıyoruz, açıklamalar yapıyoruz. 

 

Disiplin kazandırmaktan kastımız, düzendir. Ve bu herkes içindir. Disiplin uygulanmaz, öğretilir. Bizim de bu disipline uyarak model olmamız gerekir. Disiplin kazanımı özdenetimin gelişimiyle paralel ilerler. Özdenetimi desteklemek için;  beklediğimiz davranışı açıklamalı, çocuğu bu doğrultuda desteklemeli, takdir etmeli ve pekiştirmeliyiz. Açıklamaların; yaşına uygun açıklamalar olması gerekir, oyunlarla sorumluluk vermeliyiz.  

En önemlisi ise ZAMAN. Kendimize de çocuğumuza da bu zamanı tanımalıyız. Çocuğun güzel yanlarının farkına varıp, öyle olduğu için memnun olabilmek ve bunu fark ettiğimizi ifade etmek gerekir.

 

Kitaba ismini veren noktaya gelecek olursak, duymak ve dinlemek arasındaki fark. Sahi gerçekten duyuyor muyuz? Etkin dinlemek, o an orada tüm odağımla onu dinlemek demektir, empatik dinleyerek onun duygularını fark etmeye çalışır ve anlamaya çalıştığımı ifade ederim. Bu sayede çocuk dinlenildiği zaman;
-Kendini ifade etmeyi öğrenir
-Derdini olumsuz davranışlarla göstermeye çalışmaz
-Kendine güveni artar
-Anne babayla olan yakınlık artar
-Sözü dinlenen çocuk, söz dinler.

Anne babaya düşen görev, duyguları kabul etmek, dinlemek, duymak ve paylaşmak. Zira hayat her zaman mücadele değildir, ama mücadele hayattır.

Çok daha fazlasını kitap içerisinde örneklerle bulabilirsiniz. Keyifli okumalar!

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir